MEDULA’ nın Onay Verdiği İşlemde Eczacının, Hastanenin Kusuru Yoktur. MEDULA, onay vermişse SGK hizmet bedelini ödemelidir.
SGK’ nın en yaygın olarak uyguladığı cezai işlem bilindiği üzere ilaç alım protokolünün 5.3.2, 54.3.5 ve 5.3.10 maddeleri uyarınca uyguladığı katlı para cezalarıdır. Reçetenin düzenlenmesi ve ilacın hastaya teslimi noktasında mağduriyet ilacı hasta yakını yahut hasta yakını olduğu sandığı üçüncü kişilere teslim eden eczaneler üzerinde oluşmaktadır. Çünkü; hekim; yoğunluk vardı hastayı görmeden reçete yazmam diyerek sorumluluktan kurtulmakta; hasta, ilacı almış olsa dahi müfettişin yönlendirme ve baskısı ile raporlu kullanmış olduğu ilacını dahi inkar etmektedir. Bu nedenle; mali, idari, cezai tüm sorumluluk eczacının üstüne kalmaktadır. Eczacı, bir anda yönlendirme sonucu alınan hastanın ifadesi kapsamında kesintiler, soruşturmalar ve davalarla karşı karşıya kalmaktadır.
Bunun en sık örneği de; pandemi nedeniyle devam reçetesi uygulamasından kaynaklanmaktadır. Bazen, reçete hastanın öldüğü tarihten sonra MEDULA ya girilmektedir. Bu durumda; tüm sorumluluk eczacının üstüne kalmakta; bir anda eczacı hekim- ilaç simsarı- eczane üçgeni arasında kendini savunma yaparken bulmaktadır. Ancak; ne yazık ki eczacılar çoğu zaman ilacı alan hanesine “yakını” değil de “kendisi” girişini yapmaktadır. Protokolün 3.2.2.maddesi kapsamında; eczanın ilacı alan kişinin kimlik tespit etme yükümlülüğü olduğu hatırlatılsa da tarafıma verilen cevaplar hep; bu bölgede kişinin TC sini istemek mümkün olmuyor, sorun oluyor, yoğunluk vardı şeklinde oluyor. Halbuki ilacı alan kişinin TC ve kimlik bilgisi MEDULA ya girilmiş olsa eczacı, bu tür bir iddia ile karşı karşıya kalmayacaktır.
Hemen belirtmek gerekir ki; buradaki asıl sorumluluk eczacıya değil MEDULA sistemini kuran ve tek denetleyicisi olan SGK ya aittir. Zira; böyle bir durumda MEDULA nın onay vermemesi gerekmemektedir. Çünkü sistem içinde bilgiye erişim bağlamında en zayıf olan eczacıdır. Eczacının, hastanın ne zaman ölmüş olduğunu bilme imkanı yoktur, yine eczacının yabancı uyruklu hastanın kronik hastalığının sigorta tescil tarihinden önce olduğunu bilme imkanı yoktur; araştırma yükümlülüğü de yoktur. Bunun gibi örnekler çoğaltılabilir. Bu noktada SGK’ nın eczacıya cezai işlem uygulayabilmesi için bu reçetelerin kuruma gönderilmesi aşamasında MEDULA dan onay vermemesi gerekmektedir. Başka bir deyişle SGK bu reçetenin kuruma fatura edilmesine onay vermiş ise sorumluluk, eczacıda değildir. İşte bu noktada çok yakın zamanda Yargıtay’ dan beklenilen karar vermiş ve Yargıtay akla, mantığa, hukuka ve fiili duruma uygun kararı ile; kurumun SGK’ nın, bizzat kendisinin bilgi yükleyerek oluşturduğu ve tek denetleyicisi olduğu sistemin onay vermesi ile hastaya ulaştırıldığı sabit olan ilacın kuruma fatura edilmesinde eczacı davacıya atfı kabil bir kusur bulunmadığını, kabul etmiştir: Emsal teşkil etmesi bakımından Yargıtay kararı aşağıda sunulmuştur:
T.C.
YARGITAY
3. HUKUK DAİRESİ
E. 2019/…
K. 2021/….
T. 6.5.2021
KARAR : Davacı, davalı ile aralarında ilaç teminine dair protokol bulunduğunu, davalının kurumun, provizyon sisteminin onay vermesi üzerine sigortalısı hastaya teslim edilip kuruma fatura edilen ilaç bedelini ilacın SUT hükümlerine göre ancak 3 hekimden oluşan raporla verilebileceği, tek hekimin yazdığı ilaç bedelinin ödenmesinin mümkün olmayacağı gerekçesi ile ödemediğini, hakedişinden bu sebeple yapılan 8.873,72 TL kesintinin kendisinin kusurunun bulunmaması sebebiyle haksız olduğunu ileri sürerek kesintinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikle davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı işlemin usule uygun olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava eczacılık protokolü hükümlerine göre eczanenin hakedişinden yapılan kesinti yönünden muarazanın giderilmesi istemine ilişkindir. Böbrek hastası sigortalıya tek hekim tarafından yazılan reçetede yer alan ilacın SUT'un 4.5.4.d.2.2. maddesine göre ancak 3 hekimin hazırlayacağı raporla verilebileceğini gözeten kurum eksikliğin ihtara rağmen giderilmemesi üzerine reçete bedeli 8.873,72 TL yi davacının hakedişinden kesmiştir. Davacı, reçete sisteme girildiğinde herhangi bir uyarı çıkmaması üzerine yıllardır aynı tıbbı ürünü kullanan hastaya ilacı verdiğini, sistem uyarı vermiş olsaydı kuruma fatura etmesinin mümkün olmayacağını, provizyon sistemindeki teknik aksaklık sebebiyle kendisinin mağdur edildiğini dile getirmiştir. Kesintiye konu ilaçların hastaya teslim edildiği çekişmesizdir. Uyuşmazlık SUT hükümlerine göre 3 hekimin yazacağı ilacın tek hekimin yazdığı reçete ile karşılanamayacağı kararlaştırılmakla birlikte, medulanın işleme onay vermesinden kaynaklanmaktadır. Hükme dayanak bilirkişi raporunda ilaç takip sisteminin tek başına kontrol mekanizması sayılmayacağı eczacının da SUT hükümlerine göre reçetelerin yerindeliği kontrol etmesi gerektiği mütalaa edilmiş ise de, kurumun bizzat kendisinin bilgi yükleyerek oluşturduğu ve tek denetleyicisi olduğu sistemin onay vermesi ile hastaya ulaştırıldığı sabit olan ilacın kuruma fatura edilmesinde eczacı davacıya atfı kabil kusur bulunmadığının kabulü gerekir. Mahkemece bu husus gözetilerek davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup hükmün bozulmasını gerektirir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan sebeplerle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istenmesi halinde iadesine, 06.05.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Sağlık Hukuk | Özel Hastane - SGK Davaları | SGK Eczane Davaları
Bu sitede bulunan her türlü bilgi, yazı ve yapılan açıklamalar bilgilendirme amaçlıdır. Reklam amacı taşımaz. Bu nedenle, haksız rekabet yaratıldığı şeklinde algılanmamalı ve yorumlanmamalıdır. Ziyaretçiler ve Müvekkillerin, Sitede yayımda olan bilgiler nedeniyle zarara uğradıkları iddiası bakımından Hukuk Büromuz herhangi bir sorumluluk kabul etmemektedir.